Cuma, Mayıs 08, 2009
Çarşamba, Nisan 22, 2009
Pembe Etiket'ler krizi teğet geçmedi!


Alaaddin’in beyin fırtınaları devam ediyor, krizi yenmek için müşterilerine yepyeni fikirler üretiyor.
Türkiye’de 4 alışveriş merkezini yönetimini üstlenen Corio, Alaaddin’in lambasından çıkan ‘pembe etiket’ fikri ile kriz zamanında, reklam yatırımlarını kısmak yerine bunun tam tersi bir hamle yaparak krizden karlı çıkmayı başardı.
Bir gün değil her gün indirimi ön plana çıkartan ve birçok ünlü markaya ulaşabileceğiniz alışveriş merkezlerinde, indirimin parolası “Pembe Etiket” kampanyası, hedefi tam 12’den vurdu. İlk olarak Ankara 365 Alışveriş Merkezi’nde uygulamaya giren kampanya sayesinde ziyaretçi sayısında %15 artış gerçekleşti!
15 Nisan’dan itibaren Corio yönetimindeki diğer alışveriş merkezlerinde de taşınan kampanyanın başarısı Vatan Gazetesi ve Ekonomist Dergisi’nde manşetlere taşındı.
Tüm dünyada binlerce işletmenin sonunu getiren ekonomik krizde karşı Alaaddin’in pembe etiketleriyle karlı çıkan Corio, kriz döneminde reklam yatırımlarının önemini bir kaz daha kanıtladı.
Türkiye’de 4 alışveriş merkezini yönetimini üstlenen Corio, Alaaddin’in lambasından çıkan ‘pembe etiket’ fikri ile kriz zamanında, reklam yatırımlarını kısmak yerine bunun tam tersi bir hamle yaparak krizden karlı çıkmayı başardı.
Bir gün değil her gün indirimi ön plana çıkartan ve birçok ünlü markaya ulaşabileceğiniz alışveriş merkezlerinde, indirimin parolası “Pembe Etiket” kampanyası, hedefi tam 12’den vurdu. İlk olarak Ankara 365 Alışveriş Merkezi’nde uygulamaya giren kampanya sayesinde ziyaretçi sayısında %15 artış gerçekleşti!
15 Nisan’dan itibaren Corio yönetimindeki diğer alışveriş merkezlerinde de taşınan kampanyanın başarısı Vatan Gazetesi ve Ekonomist Dergisi’nde manşetlere taşındı.
Tüm dünyada binlerce işletmenin sonunu getiren ekonomik krizde karşı Alaaddin’in pembe etiketleriyle karlı çıkan Corio, kriz döneminde reklam yatırımlarının önemini bir kaz daha kanıtladı.
Cuma, Mart 20, 2009
art direktör vedası böyle olur!

Yaklaşık 1 yıldır ajansımızda art direktör olarak çalışan Esra, kariyerini NewYork'ta sürdürmeye karar verince, ortaya böyle bir veda maili ve resmi çıktı. Biz çok etkilendik, blogumuzda paylaşalım istedik.
Gun geldi devran dondu, sonunda ben de yaptim listenizi. Firat'i da cok kiskanmistim zaten. Ara ara acip bakmistim kime ne yazdigina. Yeni gelen kilavuzu gibi herkesi tanidikca daha bi guzel olmustu okumasi. Ben yazamadim cizdim. Yaptigim her seyi heyecan icinde yaptim. Aslinda kisa kaldim ama hep sanki en uzun bendim, boyle hissettim. Boyle hissetmeme sebep olan herkese, birlikte gecirdigimiz zamanlar ve bana kattiginiz seyler için cok tesekkur ediyorum. Esra
Herkesi cok ozledim, beni unutmayiinnnnn :)))
Çarşamba, Şubat 25, 2009
Kriz yaratıcılığımızı etkiledi! Kırmızı Ödüllerinde başarı ‘kazandık’

Herkes krizi firsata dönüstürmenin bir yolunu ararken, biz de bos durmadik, Kirmizi Hürriyet Özel Ödülü kategorisinde “Basari Belgesi” kazandik. Sanat yönetmenimiz Cem Abbas ve Reklam Yazarimiz Murat Gedik’in krizden ödül çikaran çalismasi 148 katilimci arasindan siyrilarak ajansimiza yeni bir başari daha kazandirdi. Atölyemizi kutluyoruz.

Perşembe, Şubat 12, 2009
Alaaddin’in ilk sinema deneyimi: Recep İvedik 2

Senaryosunu Şahan Gökbakar, Serkan Altuniğne ve Togan Gökbakar'ın kaleme aldığı filmin öyküsünden kısaca bahsedecek olursak kahramanımız Recep, tek akrabası olan, kendisi gibi oldukça kıllı ve yaşlı olan babaannesinin isteği üzerine yaşadığı serkeş aylak hayatı bırakarak adam olma yolunda gayret göstermektedir. Pizzacılıktan, kasiyerliğe kadar birçok iş deneyen Recep, dedesi ayıboğan Alaaddin’den bir reklam ajansı kaldığını öğrenir ve sahne artık Alaaddin’indir… Kuzeninin patronu olduğu Alaaddin’e kapağı atan Recep pek fazla olmayan kreatif yönü ve reklamcılığıyla izleyenleri gülme krizlerine sokuyor.
Filmin galası 9 Şubat gecesi çok büyük bir katılımla gerçekleşti. Galaya katılan arkadaşlarımızdan tam not alan filmin birincisinden çok daha komik ve eğlenceli olduğu gelen ilk yorumlar arasında. Yani ön gösterimde tam not aldı. 13 Şubat’ta da vizyona girecek olan Recep İvedik 2 merakla bekleyen izleyicisiyle buluşacak
Pazartesi, Şubat 09, 2009
Eti Benim'o kampanyası en beğenilen 2. kampanya oldu.

Marketing Türkiye internet sitesinin Top3 yarismasi sonuclandi. Sitenin ziyaretçilerinin oylari sonucunda Eti Benimo "Lezzet Avi" icin yaptigimiz kampanyamiz, TV spotsuz olmasina ragmen ayin en begenilen 2. kampanyasi oldu. Marketing Türkiye ziyaretçilerine teşekkur ederiz...
Cuma, Ocak 09, 2009
ALAADDİN 2008

“2008 yılı kurumunuz ve sektörünüz adına değerlendirir misiniz? Nasıl bir yıl yaşadık?
2008 yılı krizin ha geldi, ha gelecek diye beklenildiği bir yıl oldu ve nihayetinde de o beklenen kriz geldi çattı. Son çeyreği saymazsak, sektör için hiç de fena bir yıl olmadı. Sektörün büyüme trendi devam etti, mecralar yeni reklamverenler ile tanıştı. İyi işler de kötü işler de, hep olacağı gibi bu yıl da yeteri kadar gündemimizi meşgul etti. Ancak sektör adına yurtdışındaki yarışmalara Türkiye’den giden iş sayısının artması, en azından ödül beklentisinin sadece ‘Kristal Elma’ ve ‘Kırmızı’ gibi lokal yarışmalara bırakılmadığının en büyük göstergesi oldu. İki mecra (açık hava ve internet) yaratıcılığın sergilenmesi açısından 2008’de iyice öne çıktı. Açık hava artık markaların ve ajansların hava attığı bir yer haline geldi, iyi ki de geldi. Beşiktaş-Levent arasında gözümüzü hangi tarafa çevirsek 10-15 şahane billboard’a rastladık bu sene. Ambient işlerde de nihayet bir artış oldu, 2 yıldır Ads of the World’deki işlere bakmaktan bir hal olan genç yaratıcılar, nihayet Türkiye’deki reklamverenleri de ikna etmeyi başardılar. İnternet ise ana mecradaki işleri banner ile destekleyen bir mecra olmaktan çıktı, az bütçeli reklamverenler için bile başlı başına proje üretilen bir yer haline geldi.
2008 Alaaddin için, beş adet yeni müşteri daha kazanarak aktif müşteri sayısının 18’e, çalışan sayısının da 35’e ulaştığı bir yıl oldu. Bu da aslında kurulduğumuzdan beri istikrarlı büyüme çizgimizin en yükseğe çıktığı yıldı. Türkiye’nin en büyük 150 yaratıcı reklam ajansı arasında, 22.’liğe yükseldik. Nielsen tarafından 2008 yılının ilk 6 ayında medyada en çok reklamı yayınlanan ajansların baz alındığı araştırma kapsamında 2007 yılını da 29. olarak kapatmıştık.
Alaaddin bu yıl ilk defa yurtdışına reklam ihraç etmeye başladı. Özbekistan’ın en büyük GSM operatörü Ucell’in lansmanını başarıyla yaptık. Özbekistan’da 4 kişiden oluşan küçük bir temsilcilik bile kurduk. Bu deneyim hem bakış açımızı değiştirdi, hem de Türkiye sınırları dışındaki yeni pazarlara kafamızı çevirmemizi sağladı.
Duracell, Soyak Siesta, SunExpress, Domsan Mutfak ve Eti Benim’o lansmanlarımız gerçekten sıkı işler oldu ve yayınlandıklarında hem bizim hem de müşterilerimizin yüzlerini güldürdü. Bu yıl dijital medya ve saha aktivitelerini de müşterilerimiz bize emanet etti. Eti için hazırladığımız lezzetavi.com sitesi ve Duracell için Bilişim Fuarı’nda hazırladığımız ‘rodeolu fotoğraf çekme yarışması’ geri dönüşü oldukça yüksek olan işlerimiz arasında yer aldı.
Yine kurumunuz ve sektörünüz adına 2009 yılı öngörüleriniz nelerdir?”
2009 için en büyük hedefimiz, aynı başarımızı tekrar etmek ve daha fazla ses getiren kampanyalara imza atmak. Konjonktür itibariyle zor geçecek bir yıl olduğunun farkındayız ama hırsımız ve enerjimiz böyle bir ‘challenge’ için bizi motive ediyor. Hep birlikte elimizi altına koyduğumuz taş, giderek büyük bir kayaya dönüşse de, elimizi oradan çekmek yerine direncimizi artıracak çalışmalar yapıyoruz. Stratejik planlama departmanımız müşterilerimiz için ‘krizde pazarlama iletişimi’ adıyla yeni bir rapor hazırladı. Reklamverenlerimiz ile bu dönemde daha sık bir araya gelip, sektörlerine özel yeni çözüm önerileri geliştiriyoruz.
Bu yıl belki de Türkiye’de ilk defa denenmiş bir şey yapıyoruz, gişesi çok ama çok güçlü bir filme ‘ürün yerleştirme’ yaparak, Alaaddin’i beyaz perdede ünlü yapacağız. 12 Şubat’ta merkezinde Alaaddin geçen bir film vizyona girecek.
2009 yazında beşinci yaşımıza gireceğiz. Bu yıl da en büyük beklentimiz reklamverenlerden daha sık konkur daveti almak ve kendimizi daha sık ödüller ile taçlandırmak. Herkes için sihirli bir yıl olmasını dileriz.
Salı, Aralık 23, 2008
MARKANI SEÇ, TARZINI YAKALA!
Dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden Kumho, Türkiye’ye hızlı bir giriş yaptı, reklam iletişiminde Alaaddin tabelasını görünce frene asılıp, anında durdu. Televizyonlarda uluslararası iletişiminde kullandığı reklam filmini sıkça gördüğümüz Kumho’nun basın ilanları da aynı konseptin bir uyarlaması oldu... “Cast” oldukça dikkat çekici değil mi?
Alaaddin, Kumho ile yoluna daha sağlam basarak devam ediyor...

Cuma, Aralık 19, 2008
Eti Benim'o yemeyen kalmayacak...
Eti Benimo kampanyamız devam ederken bir de sanal-reklam uygulaması briefi geldi. İşte TV'de yayınlanan hali. Biz çok sevdik, sizin yorumlarınız?
Pazar, Kasım 23, 2008
Alaaddin Kırmızı Dergi'de
Domsan Mutfak için hazırladığımız Türk Mutfağı kampanyası reklamı sektörü ve dekorasyon dergilerinin dikkatini çekmeye devam ediyor. Kırmızı dergi kampanya ile ilgili detayları sordu, Alaaddin yanıtladı. Dergide kaçıranlar için şimdi ve hemen alaaddin-tr.blogspot.com.tr'de!
Alaaddin’in mutfağından yeni tatlar...
Dünyaya Türk mutfağını sevdiren Domsan Mutfak, hikayesini en doğru şekilde anlatmak için sektöründeki genel çizgiden ayrılarak cesur bir işe girişti. Alaaddin’le çalışan Domsan Mutfak, basın kampanyasıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Kampanyanın yaratıcılarından “Türk Mutfağı” konseptini dinledik.
Yaratıcı ekibi biraz tanıyabilir miyiz? Bu kampanyada kimler çalıştı ve Alaaddin'deki geçmişlerinden biraz söz eder misiniz?
İsmail Bölükbaşı: Kampanya’nın yaratıcı yönetmeniyim. Alaaddin’de beşinci senem.
Selvin Canbeyli: Kampanyada reklam yazarı olarak görev aldım. Nisan 2008’den bu yana Alaaddin’deyim.
Cem Abbas: Şimdi aramızda olmayan Ugur Genç ile birlikte kampanyanın Art Direktörüyüm.
Tülin Altınok: Kampanyanın stratejistiyim, 3 yıldır Alaaddin’deyim.
Melike Gezgin: Domsan’ın Müşteri Temsilcisiyim 1.5 yıldır Alaaddin’deyim.
Domsan'la çalışmaya nasıl başladınız, ve ne zamandır bu ortaklık devam ediyor?
İsmail Bölükbaşı: Domsan’la bir yıldır çalışıyoruz, öncesinde de bir aya yakın bir konkur sürecinden geçtik. Aslında pek de alışık olmadığımız bir şekilde Domsan konkuru yaratıcı iş sunmadan sadece bakış açımızı anlatarak kazandığımız bir konkur oldu.
Domsan ile çalışmaya başladıktan sonra bir promosyon kampanyası ve ardından uzun soluklu bu imaj kampanyasının ilanları yayınlanmaya başladı. ‘Türk Mutfağı’ Kampanyamızın ana taşıyıcı mecrası sadece gazete ve dergiler.
Domsan Mutfak'tan nasıl bir brief aldınız?
Tülin Altınok: Briefi birlikte yarattık diyebilirim. Konkur öncesinde markayı ve sektörü iyi anlamış olmamız, sonrasında briefi oluştururken işimizi kolaylaştırdı. Pazarın geldiği yer, sektör, iletişimlerin birbirinden ayrışmadığı o meşhur duvara çarpmıştı. Düşünün, logoları kapatsanız hangi ürünün kimin olduğu anlaşılmıyordu. Hal böyleyken onca mesaja maruz kalan tüketici için durum daha da zor. Ne kadar aynı değiliz aslında deseniz de akıllarda öyle değilseniz, bitti. Biz kendi hikayemiz olsun istedik, Domsan’ın hikayesini yazmak istedik. Stratejimizi “kendimiz gibi olmak” üzerine kurduk, “...mış gibi” olmak istemedik, yani İtalyan’mış gibi”, Fransız’mış gibi”… Domsan adından da vazgeçmedik. İsim üzerinden karizma yaratmak değil, gerçek marka ve ürün değerleri üzerinden tüketici kazanmaktı amacımız. Domsan 40 yıllık ve titiz bir marka, ayrıca ve en önemlisi cesur da… Markanın gerçek değerinin, birikiminin ve iş bilirliğinin sınırsızlığı ürünleriyle birleşmeliydi, öncülüklerinin markaya yansıması gerekiyordu.
“İsim üzerinden karizma yaratmak değil, gerçek marka ve ürün değerleri üzerinden tüketici kazanmaktı amacımız.”
Konsept nasıl doğdu?
Tülin Altınok: Bahsettiğimiz rutini kıracak bir fikre ihtiyacımız vardı, bir de kadın-duygusallık üzerine inşa edilmiş, artık tüketicinin körleştiği bayat iletişim tonu da bizim hikayemizde yer almayacaktı. Büyük hikayeler basit cümlelerle başlamalı diyerek önce “Dünya Türk mutfağını seviyor”a ulaştık…
Cem Abbas: Türk Mutfağı dünyada kabul gören üç-dört mutfaktan bir tanesi olunca, siz o mutfağın oluşmasında baş aktör olan mutfak mobilyalarını bu aks üzerinden yaratıcılığa açık hale getirebiliyorsunuz.
Selvin Canbeyli: Her ne yaparsak yapalım, mutfak görselini kahraman yapmamaya karar verdik. Çünkü altını çizmek istediğimiz bir gerçek ve bir felsefe vardı. Bunu zeki bir şekilde anlatmayı nasıl kotarırız, onun hesabını yapmalıydık. Bu noktada “Türk mutfağı” tabirinin çift anlamlılığından faydalanmaya karar verdik. İlanlarımızda “geleneksel” ve “modern” ikiliğini değil, Türk markası ve dünya birlikteliğini anlatmalıydık. Ve Domsan’ın dünya mutfaklarının bir parçası olduğunu esprili bir şekilde göstermeliydik.
Metin yazılması aşamasından söz eder misiniz? Üç ilanın da sloganı nasıl doğdu?
Selvin Canbeyli: İlan metinlerinin, görselleri tamamlaması ve durdurucu bir etkisi olması önemliydi. Domsan’ın bir Türk markası olarak tüm dünyada saygı gördüğünü, içi boş bir milliyetçilik söylemine kaçmadan anlatmaya çalıştık. Ve dünya lezzetlerinin Türk “usulü” ile nasıl birleştiğini üç farklı başlıkta söyledik.
İsmail Bölükbaşı: Bu kampanyadan sonra, bakarsınız yaratıcı Türk aşçıları bizim önerdiğimiz formüllerden yola çıkarak yeni ve farklı füzyon tatlara ulaşırlar. Bu sefer reklam hayatı değil de, hayat reklamı takip etmiş olur.
Tülin Altınok: Kampanya gerçekten beğeniyle karşılandı. Başlarken belirlediğimiz hedeflere ulaştığımızı söyleyebiliriz. Çok dinamik bir ekiple keyifle çalışılan bu ilanların, Domsan’ın marka kişiliğinin de oluşturulmasına katkı sağladığına inanıyoruz.
Prodüksiyon aşamasını anlatır mısınız?
İsmail Bölükbaşı: İlanlarımızda kullandığımız görseller için f/2.8 fotoğraf stüdyosundan Kerem Çakmak ile çalıştık. Geleneksel Türk mutfağı ekipmanlarını bulma konusunda biraz zorlansak da, kampanyamızın duygusunu daha da güçlendiren fotoğraflar elde etmeyi başardık.
Bundan sonra Domsan Mutfak ile hangi kampanyaları hazırlayacaksınız?
Melike Gezgin: Kampanyalarımız devam edecek. Şimdi konjöktürel olarak da uygun bir zaman olduğu için bir promosyon kampanyası hazırlığındayız. İlkbahar ile birlikte yine aynı tondan uzaklaşmadan yeni bir kampanyanın daha yayınlanması planlanıyor.

Dünyaya Türk mutfağını sevdiren Domsan Mutfak, hikayesini en doğru şekilde anlatmak için sektöründeki genel çizgiden ayrılarak cesur bir işe girişti. Alaaddin’le çalışan Domsan Mutfak, basın kampanyasıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Kampanyanın yaratıcılarından “Türk Mutfağı” konseptini dinledik.
Yaratıcı ekibi biraz tanıyabilir miyiz? Bu kampanyada kimler çalıştı ve Alaaddin'deki geçmişlerinden biraz söz eder misiniz?
İsmail Bölükbaşı: Kampanya’nın yaratıcı yönetmeniyim. Alaaddin’de beşinci senem.
Selvin Canbeyli: Kampanyada reklam yazarı olarak görev aldım. Nisan 2008’den bu yana Alaaddin’deyim.
Cem Abbas: Şimdi aramızda olmayan Ugur Genç ile birlikte kampanyanın Art Direktörüyüm.
Tülin Altınok: Kampanyanın stratejistiyim, 3 yıldır Alaaddin’deyim.
Melike Gezgin: Domsan’ın Müşteri Temsilcisiyim 1.5 yıldır Alaaddin’deyim.
Domsan'la çalışmaya nasıl başladınız, ve ne zamandır bu ortaklık devam ediyor?
İsmail Bölükbaşı: Domsan’la bir yıldır çalışıyoruz, öncesinde de bir aya yakın bir konkur sürecinden geçtik. Aslında pek de alışık olmadığımız bir şekilde Domsan konkuru yaratıcı iş sunmadan sadece bakış açımızı anlatarak kazandığımız bir konkur oldu.
Domsan ile çalışmaya başladıktan sonra bir promosyon kampanyası ve ardından uzun soluklu bu imaj kampanyasının ilanları yayınlanmaya başladı. ‘Türk Mutfağı’ Kampanyamızın ana taşıyıcı mecrası sadece gazete ve dergiler.
Domsan Mutfak'tan nasıl bir brief aldınız?
Tülin Altınok: Briefi birlikte yarattık diyebilirim. Konkur öncesinde markayı ve sektörü iyi anlamış olmamız, sonrasında briefi oluştururken işimizi kolaylaştırdı. Pazarın geldiği yer, sektör, iletişimlerin birbirinden ayrışmadığı o meşhur duvara çarpmıştı. Düşünün, logoları kapatsanız hangi ürünün kimin olduğu anlaşılmıyordu. Hal böyleyken onca mesaja maruz kalan tüketici için durum daha da zor. Ne kadar aynı değiliz aslında deseniz de akıllarda öyle değilseniz, bitti. Biz kendi hikayemiz olsun istedik, Domsan’ın hikayesini yazmak istedik. Stratejimizi “kendimiz gibi olmak” üzerine kurduk, “...mış gibi” olmak istemedik, yani İtalyan’mış gibi”, Fransız’mış gibi”… Domsan adından da vazgeçmedik. İsim üzerinden karizma yaratmak değil, gerçek marka ve ürün değerleri üzerinden tüketici kazanmaktı amacımız. Domsan 40 yıllık ve titiz bir marka, ayrıca ve en önemlisi cesur da… Markanın gerçek değerinin, birikiminin ve iş bilirliğinin sınırsızlığı ürünleriyle birleşmeliydi, öncülüklerinin markaya yansıması gerekiyordu.
“İsim üzerinden karizma yaratmak değil, gerçek marka ve ürün değerleri üzerinden tüketici kazanmaktı amacımız.”
Konsept nasıl doğdu?
Tülin Altınok: Bahsettiğimiz rutini kıracak bir fikre ihtiyacımız vardı, bir de kadın-duygusallık üzerine inşa edilmiş, artık tüketicinin körleştiği bayat iletişim tonu da bizim hikayemizde yer almayacaktı. Büyük hikayeler basit cümlelerle başlamalı diyerek önce “Dünya Türk mutfağını seviyor”a ulaştık…
Cem Abbas: Türk Mutfağı dünyada kabul gören üç-dört mutfaktan bir tanesi olunca, siz o mutfağın oluşmasında baş aktör olan mutfak mobilyalarını bu aks üzerinden yaratıcılığa açık hale getirebiliyorsunuz.
Selvin Canbeyli: Her ne yaparsak yapalım, mutfak görselini kahraman yapmamaya karar verdik. Çünkü altını çizmek istediğimiz bir gerçek ve bir felsefe vardı. Bunu zeki bir şekilde anlatmayı nasıl kotarırız, onun hesabını yapmalıydık. Bu noktada “Türk mutfağı” tabirinin çift anlamlılığından faydalanmaya karar verdik. İlanlarımızda “geleneksel” ve “modern” ikiliğini değil, Türk markası ve dünya birlikteliğini anlatmalıydık. Ve Domsan’ın dünya mutfaklarının bir parçası olduğunu esprili bir şekilde göstermeliydik.
Metin yazılması aşamasından söz eder misiniz? Üç ilanın da sloganı nasıl doğdu?
Selvin Canbeyli: İlan metinlerinin, görselleri tamamlaması ve durdurucu bir etkisi olması önemliydi. Domsan’ın bir Türk markası olarak tüm dünyada saygı gördüğünü, içi boş bir milliyetçilik söylemine kaçmadan anlatmaya çalıştık. Ve dünya lezzetlerinin Türk “usulü” ile nasıl birleştiğini üç farklı başlıkta söyledik.
İsmail Bölükbaşı: Bu kampanyadan sonra, bakarsınız yaratıcı Türk aşçıları bizim önerdiğimiz formüllerden yola çıkarak yeni ve farklı füzyon tatlara ulaşırlar. Bu sefer reklam hayatı değil de, hayat reklamı takip etmiş olur.
Tülin Altınok: Kampanya gerçekten beğeniyle karşılandı. Başlarken belirlediğimiz hedeflere ulaştığımızı söyleyebiliriz. Çok dinamik bir ekiple keyifle çalışılan bu ilanların, Domsan’ın marka kişiliğinin de oluşturulmasına katkı sağladığına inanıyoruz.
Prodüksiyon aşamasını anlatır mısınız?
İsmail Bölükbaşı: İlanlarımızda kullandığımız görseller için f/2.8 fotoğraf stüdyosundan Kerem Çakmak ile çalıştık. Geleneksel Türk mutfağı ekipmanlarını bulma konusunda biraz zorlansak da, kampanyamızın duygusunu daha da güçlendiren fotoğraflar elde etmeyi başardık.
Bundan sonra Domsan Mutfak ile hangi kampanyaları hazırlayacaksınız?
Melike Gezgin: Kampanyalarımız devam edecek. Şimdi konjöktürel olarak da uygun bir zaman olduğu için bir promosyon kampanyası hazırlığındayız. İlkbahar ile birlikte yine aynı tondan uzaklaşmadan yeni bir kampanyanın daha yayınlanması planlanıyor.
Salı, Kasım 18, 2008
İzmirli’ler Siesta sever!
www.lezzetavi.com


Rengarenk, eğlenceli bir dünyada, avcılar ve gençler arasında ETİ Benimo’nun kimin olacağına dair kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Mücadelenin en yoğun yaşandığı yer, lezzetavi.com adresindeki av partisi. Diğer mecralardaki uygulamalarda da gençler web sitesine davet ediliyor ve hem avcılara meydan okumaya, hem de kontörleri “avlamaya” teşvik ediliyor.
Cuma, Kasım 14, 2008
Derin bir nefes alın...
Sayfalar arasında gezinirken süprizli görseli ile dikkat çekmek için Alaaddin'den yepyeni bir reklam: Vicks Inhaler.
Yaşa be baba!

Üstte gördüğünüz ve Mert’in odasını süsleyen harika illüstrasyonlar, Art Direktörümüz Seher Kış’ın yetenekli ellerinden çıktı. İlgilenenlere duyurulur.
Perşembe, Ekim 02, 2008
Önemli olan büyük resmi görmek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)