Perşembe, Temmuz 27, 2006

Hayatımız mı filme, filmler mi hayatımıza benziyor?


Bu sorunun cevabını bulacak kadar yaşamadık daha; zaten muhtemelen cevap da hayat biterken gözlerin önünden geçtiği söylenen son şeritte...

Ama DIGITURK'ün "tek tuşla, filmleri ister orijinal dilinde ister alt yazı ile izleme teknolojimizi nasıl anlatırız?" sorusuna güzel bir cevap bulduk.

Hakikaten güzel teknoloji; biz mısırlarımızı aldık, Örümcek Adam-2 varmış Moviemax'de, onu izlemeye gidiyoruz. Bekleriz...

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

Bolulu Hasan Usta, Atıf Hoca'nın not defterinde!

Tatlıcılar reklamı keşfetti
Hacı Seyid, Özsüt, Bolulu Hasan Usta, Güllüoğlu, Tatlıcı Tombak, Mado, hatta Saray ve Süt-iş dersem aklınıza ne gelir?

Tatlı değil mi? Aynen öyle. Türkiye’nin "tatlı" düşkünlüğü ve son yıllarda "tatlıcı"lığı farklı bir boyuta taşıdı. Mağaza sayısı 100’lere varan tatlıcı zincirleri ortaya çıktı. Başı çekenler Bolulu Hasan Usta ve Özsüt.

İzmir Kemeraltı’ndaki küçük dükkanlarından Türkiye’ye taşan iki zincir arasındaki rekabet geçen hafta başlayan reklam kampanyaları ile farklı bir boyuta taşındı. "Nedir organize tatlı sektöründeki pazar büyüklüğü ki, reklama başladılar?" diye soruyorsunuz değil mi? Ne yazık ki çoğu sektörde olduğu gibi organize tatlı sektöründe pazar büyüklüğünü bilmek zor.

Tahmin edebiliriz. 2005 yılı reklam yatırımlarına baktığımızda "tatlıcılarda" yaklaşık 500 bin dolarlık bir yatırım görülüyor.

2006’da ise Bolulu Hasan Usta ve Özsüt’ün şu ana kadar yaklaşık bir milyon dolar reklam yatırımına doğru gittiklerini söyleyebiliriz. Demek ki her iki marka bir KOBi için büyüme sınırı olan yıllık 10-15 milyon dolar ciro sınırına gelmişler. Çok ilginç bir gelişme.

Hem Bolulu Hasan Usta’yı hem de Özsüt’ü markalaşma ve zincir olma çabaları için kutlamak istiyorum. Buraya kadar gelmelerindeki en önemli nedeni pazarlamanın üç P’siyle (Ürün, fiyat ve dağıtım) ilgili uygulamaları başarıyla yeri getirmeleri...

Şimdi sıra iletişimde. Bu konuda daha yolun başındalar. Yapacakları çok iş var. Doğru iletişimi yaparlarsa büyürler yoksa yerlerinde sayarlar. Şu anda ikisi de kısıtlı bütçeyle daha çok "markaya maruz bırakma (exposure)" etkisi yaratmaya çalışıyorlar.

Bolulu Hasan Usta’nın reklamında dikkatimi çeken bir noktaya değinmek istiyorum.

Yukarıda da yazdığım üzere Bolulu Hasan Usta "Bolu'dan" değil İzmir'den doğan bir marka. "Bolu"ya özgü "lezzet" çağrışımından yararlanıyor. Sadece "Süt tatlılarına" odaklanıyor. Reklamında oynayan yaşlı oyuncu da "Bolulu Hasan Usta"nın İzmirli gerçek sahibi değil sadece oyuncu. Yaşlı kişiyle "Hasan Usta"ya "yıllanmışlık" algısı kazandırılıyor.

Düşünüyorum da Türkiye’de böyle ürün konumlandırma dahileri varken Türkiye niye doğru dürüst dünya markası çıkaramıyor!

Ali Atıf Bir, Hürriyet

Pazartesi, Temmuz 03, 2006

Gel Keyf'im Geeel...


Yaptığımız en keyifli çalışma, Türkiye'nin en ünlü popstarı ile birarada geçen tam bir hafta. Yakışıklı, güleryüzlü, esprili ve genç kızların sevgilisi Ali Turca Alaaddin'e de uğradı. Biz de ona olan sevgimizi ve hayranlığımızı göstermek için kendisine bir internet sitesi hazırladık. Size de yakından tanımanızı öneririz.

www.aliturca.com

Markanız için sihir avındayız.

Alice: Hangi yoldan gitmeliyim?
Cheshire kedisi: Nereye gitmek istiyorsun?
Alice: Bilmiyorum...
Cheshire kedisi: O zaman hangi yoldan gittiğinin ne önemi var!

‘Alice Harikalar Diyarında’ adlı masalda geçen bu diyalog stratejinin temel prensiplerini ne kadar iyi özetliyor. Nereye gideceğini bilmeden seçtiğin yolun hiçbir anlamı yok. İş reklama gelince, marifet, doğru yolu tespit etmekle kalmayıp o yolu sihirli kılmakta.

Sihir Avcıları Devrede...
Alaaddin’li stratejistler olarak, mantık ve yaratıcılığı tek vücutta birleştiren bu özel mesleğin gerektirdiklerinin farkındayız. Her öğreti, markanın geçirdiği evreleri incelemeye davet eder. Dünyadaki farklı reklam ekollerinin strateji tekniklerine bakıldığında ‘temel marka inşa prensip ve ilkelerinin’ ortak yönlerinin de bu noktada kesiştiği nettir. Bu noktalar strateji dünyasının hangi sayfasına giderseniz gidin karşınıza çıkan, artık olmazsa olmaz olarak tanımlanan klasiklerdir.
Nedir bunlar; markanın özüne inmek, köklerini incelemek, karakterini oluşturmak, rekabeti bilmek, tüketiciyi anlamak, tüketici-ürün ilişkisini, motivasyonlarını keşfetmek ve açığa çıkması gereken pek çok cevap! Alaaddin’li stratejistler diğer ekollerde olduğu gibi, markalarının en küçük detayına kadar hakim olmak için bu süreçleri yoğun olarak yaşıyor, temel marka ve konumlama prensiplerini benimsiyor. Ama en önemlisi yeteneği işe bulaştırmak. Alaaddin’li stratejistlerin geliştirdiği ve ‘Sihir Avı’ adını verdiğimiz strateji yöntemimizle sağlamaya çalıştığımız da bu.

(İllüstrasyon: Halime Keskin.)

Sayfalar