Pazar, Nisan 23, 2006

Nasıl olmalı?

Türkiye'de onlarca, yurtdışında ise yüzlerce reklam, pazarlama ve tasarım içerikli bloglar var. Bunlara genel olarak Ad Weblog ya da Ad Blog deniyor. Bunların en eskisi Adland adındaki bir blog. Geniş içeriği, reklam filmi arşivi ve 1996'dan bu yana girdiği post'ların bulunduğu arşiviyle dopdolu bir site. Adverblog, genelde online pazarlama üzerine yaratıcı işlerin bulunduğu bir site. Adfreak gibi siteler ise genelde pazarlama ve reklam üzerine ciddi yazıların bulunduğu siteler. Türkiye'den ise elma+alt+shift, BiguMigu gibi reklam ve tasarım haberlerinin bulunduğu blog siteleri ve Marketing Post, Farketing ve Adkritik gibi pazarlama blog'larını sayabiliriz. Türkçe yayın yapan bu blog'ların en önemli özelliği, neredeyse her gün güncellenmesi ve yurtdışı ve yurtiçindeki başarılı ve yaratıcı reklam işleri, tasarım haberleri gibi sektöre yönelik yararlı bilgiler girmeleri. Yani sonuç olarak yurtdışında da yurtiçinde de yeteri kadar reklam blog'u mevcut ve sayıları da hızla artıyor.
Konu ajans blog'larına gelince durum biraz değişiyor. TBWA Portekiz blog'unda genellikle kendi ajanslarının ve yurtdışı bağlantılarının yaptıkları işler ve ajans içi gelişmeler ve fotoğraflar yayınlanıyor. WK London'ın blog'una ise ofis görüntüleri, yaptıkları kampanyalar ve geri dönüşler, tatil görüntüleri ve anıları, tasarımcıların çizimleri, ajansa yeni başlayan insanların tanıtımları gibi sıcak ve içten yazılar giriliyor. Ajans ruhunun ne olduğunu tam olarak anlayabiliyorsunuz.
Coudal Partners'ın blogu ise gerçekten dopdolu. Missouri'li Sullivan, Higdon & Sink reklam ajansının blog'u özellikle reklam yazarlarını ilgilendiriyor gibi, adı American Copywriter. Butler, Shine, Stern & Partners'ın blog'u Influx'u da görmenizi tavsiye ederim. Adland'in Battle of the Ad Blogs yarışmasında en iyi ajans blog'u seçildi.
Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün. Türkiye'ye bakınca ise örnekleri göremiyordunuz. Bu konuda bir ilki gerçekleştirmek için Ocak 2006'da Alaaddin blog'u açıldı. (Bununla ilgili olarak burada bir yazı yazmıştım.) Ancak şuradaki yorumda da görüldüğü üzere 'içi boş kaldı' bir süre. Son günlerde tekrar güncellendi ve yazılar girilmeye başlandı.
Alaaddin'in blog'u, diğer birçok blog'larda olduğu gibi pazarlama ve reklam dünyasındaki gelişmeleri, yaratıcı uygulamaları ve buna benzer post'ların bulunduğu bir blog olmayacak. Zaten bunlardan yeterince var. Sayıları da artıyor. Burası, ajansın ruhunu, yaptığı işlerini, çalışanlarını, kalemini, kağıdını, bilgisayarını, maket bıçağını, brief çıkışını vs. gösterecek bir yer olacak. Burası ajansın günlüğü olacak, pazarlama ve reklam blog'u değil.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Dışardan seyredenler için her zaman büyülü bir alem, içindekiler içinse zaman zaman cehennem olarak tarif edilen bir yerin, bir reklam ajansının içinde neler olup bittiğini bu blog sayesinde takip etmek harika olacak.
Dediğin gibi reklamcılık ve pazarlamayla ilgili yığınla blog var (eminin yazında adı geçen bloglarda yeni reklam blogcuları için süper referans olmuştur, senin yerinde olsam vermezdim adlarını. Madem bir işe kalkışmışlar arasınlar bulsunlar derdim. Paylaşımın için sana teşekkür borçlular.) Sizin yaptığınız, İlk Türkçe Ajans bloğunu açmanın ötesinde, gerçekten günlüğünüzü insanlarla paylaşmanız. Tek tek insanlar için bile böylesine zorken, ticari bir kurum olarak içinizi dışarıya açmış olmanız taktir edilmeli. Ben kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Bol postlu olsun bloğunuz. :)

Su hayattır

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

Sayfalar