Pazartesi, Mayıs 22, 2006

Alaaddin der ki...

Reklamcılık dünyası için “kurtlar sofrası” derler, güçlü olan, sebat eden ayakta kalır.

Bu sofradan alabildiğini alan, yine de gözü doymayan; biri kalemine, diğeri gözüne güvenen biz iki fikirdaş, farklı yerlerden çıktık yola; boyumuz boyumuza uydu, huyumuz huyumuza. Ürettikçe, yarattıkça fark ettik ki fikirlerimiz de uyuyordu, sonuçlar içimize siniyordu.
Gün geldi, kafa kafaya verdik, dedik ki “yolumuz uzun, niye daha ileriye gitmeyelim?” Yola daha yeni çıkmıştık ki Alaaddin’le karşılaştık:
- Dile benden ne dilersen!
- Daha yaratıcı, daha doyurucu, daha sahiplenebildiğimiz işler yapmak, dedik.

Bir kapı açıldı önümüzde hemen, girdik baktık tereddüt etmeden. Bilmezdik çalışmanın bu kadar keyifli, saatlerinse kifayetsiz olduğunu Alaaddin’e düşmeden önce. Her şey birdenbire oldu, kampanya heyecanı, sunum hazırlıkları, fikirler, ilanlar, senaryolar birdenbire...

Ne CİN fikirler çıkar aklımızdan, elimizden; nasıl daha renklendiririz bu beyaz duvarları, göreceğiz ama...

Kıssadan hisse:
- Yaşasın, artık bizim de cinlerimiz tepemizde!

P.S: Bu bloglar ilk çıktığında işlevlerine dair pek fikir yürütemiyordum, meğerse bu işe yarıyormuş, OH BE:)

Hiç yorum yok:

Sayfalar